SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1598 >>

باب: غزوة الحديبية.

35. HUDEYBİYE GAZVESİ

 

وقول الله تعالى: {لقد رضي الله عن المؤمنين إذ يبايعونك تحت الشجرة} /الفتح: 18/.

Ve Yüce Allah'ın: "Andolsun ki ağacın altında sana bey'at ederlerken Allah mu'minlerden razı olmuştur." [Feth, 18] buyruğu

 

حدثنا خالد بن مخلد: حدثنا سليمان بن بلال قال: حدثني صالح ابن كيسان، عن عبيد الله بن عبد الله، عن زيد بن خالد رضي الله عنه قال:

 خرجنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم عام الحديبية، فأصابنا مطر ذات ليلة، فصلى لنا رسول الله صلى الله عليه وسلم صلاة الصبح، ثم أقبل علينا فقال: (أتدرون ماذا قال ربكم). قلنا: الله ورسوله أعلم، فقال: (قال الله: أصبح من عبادي مؤمن بي وكافر بي، فأما من قال: مطرنا برحمة الله وبرزق الله وبفضل الله، فهو مؤمن بي، كافر بالكوكب. وأما من قال: مطرنا بنجم كذا وكذا، فهو مؤمن بالكوكب كافر بي).

 

[-4147-] Zeyd b. Halid r.a. dedi ki: "Hudeybiye yılı Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte yola çıktık. Bir gece bize yağmur isabet etti. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize sabah namazını kıldırdıktan sonra yüzünü bize doğru dönerek şöyle buyurdu:

 

Rabbinizin ne buyurduğunu biliyor musunuz? 

 

Bizler: Allah ve Resulü daha iyi bilir dedik. Şöyle buyurdu:

 

Allah buyurdu ki: Kullarımdan kimisi bana iman etmiş, kimisi de bana kafir olmuş olarak sabahı etti. Bize Allah'ın rahmetiyle, Allah'ın rızkıyla, Allah'ın lutfu ile yağmur yağdırıldı, diyen kimseler bana iman etmiş ve yıldızı inkar etmiş kimselerdir. Fakat şu yıldız sebebiyle bize yağmur yağdırıldı diyen kimse yıldıza iman etmiş, beni inkar etmiş olur."

 

 

حدثنا هدبة بن خالد: حدثنا همام، عن قتادة: أن أنسا رضي الله عنه أخبره قال:

 اعتمر رسول الله صلى الله عليه وسلم أربع عمر، كلهن في ذي القعدة، إلا التي كانت مع حجته: عمرة من الحديبية في ذي القعدة، وعمرة من العام المقبل في ذي القعدة، وعمرة من الجعرانة، حيث قسم غنائم حنين في ذي القعدة، وعمرة مع حجته.

 

[-4148-] Katade'den rivayete göre Enes r.a. kendisine haber vererek dedi ki:

 

"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem -haccıyla birlikte yaptığı müstesna olmak üzere- hepsi de Zilka'de ayında dört tane umre yapmıştır. Bir umresini Hudeybiye'den Zilka'de ayında (ihrama girerek) yapmıştır. Diğer umresini ertesi sene Zülka'de ayında yapmıştır, bir diğer umresini ise yine Zülka'de ayında Huneyn ganimetierini paylaştırdığı yer olan el-Ci'rane'den (ihrama girerek) yapmıştır. (Zilka'de ayında yapmadığı) diğer umresini ise haccıyla birlikte yapmıştır."

 

 

حدثنا سعيد بن الربيع: حدثنا المبارك، عن يحيى، عن عبد الله ابن أبي قتادة: أن أباه حدثه قال:

 انطلقنا مع النبي صلى الله عليه وسلم عام الحديبية، فأحرم مع أصحابه ولم أحرم.

 

[-4149-] Abdullah b. Ebi Katade'den rivayete göre babası kendisine tahdis ederek dedi ki:

 

"Biz Hudeybiye yılı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte gittik. Ashabı ihrama girdikleri halde ben ihrama girmemiştim."

 

 

حدثنا عبيد الله بن موسى، عن إسرائيل، عن أبي إسحاق، عن البراء رضي الله عنه قال:

 تعدون أنتم الفتح فتح مكة، وقد كان فتح مكة فتحا، ونحن نعد الفتح بيعة الرضوان يوم الحديبية، كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم أربع عشرة مائة، والحديبية بئر، فنزحناها فلم نترك فيها قطرة، فبلغ ذلك النبي صلى

الله عليه وسلم فأتاها، فجلس على شفيرها، ثم دعا باناء من ماء فتوضأ، ثم مضمض ودعا ثم صبه فيها، فتركناها غير بعيد، ثم انها أصدرتنا ما شئنا نحن وركابنا.

 

[-4150-] Bera' r.a. dedi ki: "Siz fethi Mekke'nin fethi olarak sayıyorsunuz. Evet, Mekke'nin fethi gerçekten bir fetih idi. Fakat biz Hudeybiye günü yapılan Rıdvan bey'atini fetih olarak sayıyoruı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte 1400 kişi idik. Hudeybiye bir kuyunun adıdır. O kuyunun suyunu çektik ve onda tek bir damla bırakmadık. Durum Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ulaştı. Kuyunun başına geldi ve kuyunun ağzına oturdu. Sonra içinde su bulunan bir kap getirilmesini istedi. Abdest aldı, daha sonra ağzına su alıp çalkaladı ve dua etti. Sonra da ağzındaki suyu o kuyuya boşalttı. Uzun olmayan bir süre o kuyuya ilişmedik. Daha sonra oradan ayrılıp gittiğimizde biz de dilediğimiz kadar ondan su almıştık, bineklerimizi de sulamıştık."

 

 

حدثني فضل بن يعقوب: حدثنا الحسن بن محمد بن أعين أبو علي الحراني: حدثنا زهير: حدثنا أبو إسحاق قال: أنبانا البراء بن عازب رضي الله عنهما:

 أنهم كانوا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم يوم الحديبية ألفا وأربعمائة أو أكثر، فنزلوا على بئر فنزحوها، فأتوا رسول الله صلى الله عليه وسلم، فأتى البئر وقعد على شفيرها، ثم قال: (ائتوني بدلو من مائها). فأتي به، فبصق فدعا ثم قال: (دعوها ساعة). فأرووا أنفسهم وركابهم حتى ارتحلوا.

 

[-4151-] Ebu İshak dedi ki: "Bize Bera b. Azib r.a.'ın haber verdiğine göre

 

Hudeybiye günü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte 1400 kişi ya da daha fazla idiler. Bir kuyunun yanında konakladılar ve o kuyunun suyunu tamamen çektikten sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gittiler. O da kuyunun yanına varıp ve kuyunun ağzının başına oturduktan sonra bana:

 

Bu kuyunun suyundan bir kova getiriniz dedi. Ona bir kova su getirildi. Tükürüp dua ettikten sonra, bir saat ona ilişmeyiniz diye buyurdu. Oradan ayrılıp gidinceye kadar .kendileri de kana kana su içtiler, bineklerini de suladılar."

 

 

حدثنا يوسف بن عيسى: حدثنا ابن فضيل: حدثنا حصين، عن سالم، عن جابر رضي الله عنه قال:

 عطش الناس يوم الحديبية، ورسول الله صلى الله عليه وسلم بين يديه ركوة فتوضأ منها، ثم أقبل الناس نحوه، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ما لكم). قالوا: يا رسول الله ليس عندنا ماء نتوضأ به ولا نشرب إلا ما في ركوتك، قال: فوضع النبي صلى الله عليه وسلم يده في الركوة فجعل الماء يفور من بين أصابعه كأمثال العيون، قال: فشربنا وتوضأنا، فقلت لجابر: كم كنتم يومئذ؟ قال: لو كنا مائة ألف لكفانا، كنا خمس عشرة مائة.

 

[-4152-] Cabir r.a. dedi ki: "Hudeybiye günü insanlar susuz kaldı. Resulullah sallalliihu aleyhi ve sellem'in önünde de içinde su bulunan bir kırba bulunuyordu. Ondan abdest aldı. Daha sonra insanlar ona doğru yöneldiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

Neyiniz var diye sordu. Onlar, ey Allah'ın Resulü senin şu kırbandaki su dışında kendisiyle abdest alacağım ız ve içeceğimiz suyumuz yok, dediler.

 

(Cabir) dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem elini kırbanın içine koydu. Su parmakları arasından tıpkı pınar gözeleri gibi kaynayıp coşmaya başladı.

 

(Cabir) dedi ki: Hem içtik, hem abdest aldık. (Salim) ben de Cabir'e: O gün kaç kişi idiniz diye sordum. O şu cevabı verdi: Yüzbin kişi dahi olsaydık, o su bize yetecekti. O gün binbeşyüz kişi idik."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Biz ise Bey'atu'r-Rıdvan'ı fetih sayıyoruz." Bununla yüce Allah'ın: "Gerçekten biz sana apaçık bir fetih nasip ettik."[Fethı 1] buyruğunu kastetmektedir. Bu aslında eskiden beri hakkında görüş ayrılığı bulunan bir konudur. Konunun tahkik edilmesi sonucunda anlaşılan şudur: Bu da ayetlerden maksadın farklı oluşuna göre farklılık arzeder. Yüce Allah'ın: "Gerçekten biz sana apaçık bir fetih nasip ettik" buyruğunda geçen "feth"den kas ıt Hudeybiye'dir. Çünkü Hudeybiye Müslümanlar için gerçekleşen apaçık fethin başlangıcı idi. Zira yapılan barışın sonucunda güvenlik oluşmuş, savaş sona ermiş, İslam'a girmekten korkan kimseler ona açıkça girme imkanını bulmuş ve bu yolla da Medine'ye ulaşabilmişlerdir. Nitekim Halid b. Velid ile Amr b. el-As ve diğerleri için bu durum sözkonusudur. Daha sonra fetih tamamlanıncaya kadar sebepler ardı arkasına geldi.

 

İbn İshak el-Meğazi'de ez-Zühri'nin şöyle dediğini zikretmektedir: "İslam tarihinde Hudeybiye fethinden önce ondan daha büyük bir fetih olmamıştır. O zamana kadar Müslümanlar küfürle savaş halinde idi. Fakat bütün insanlar güvenliğe kavuşunca birbirleriyle konuşmaya başladılar. Karşılıklı olarak görüşlerini belirttiler, anlaşmazlıklarını ortaya koydular. İslam hakkında herhangi bir şeyi akledip kavrayan herkes mutlaka elini çabuk tutarak İslama girmiştir. Bu iki sene zarfında İslama girenlerin sayısı daha önce İslama girenlerin tümünün sayısı kadardı, hatta daha da fazla idi. İbn Hişam der ki: Buna da şu husus delildir. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Hudeybiye'ye 1400 kişi ile birlikte çıktı. Fakat iki sene sonra Mekke fethine onbin kişi ile birlikte çıktl."

 

Bu suredeki yüce Allah'ın: "Ve onları yakın bir fetih ile mükafat1andırmıştır."[Feth, 18] buyruğuna gelince bundan maksat ise sahih kabul edilen görüşe göre Hayber'in fethidir. Çünkü Müslümanların pek çok ganimet elde ettiği vaka Hayber'in fethidir.

 

Yüce Allah'ın: "Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde"[Nasr, 1] buyruğuna ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Fetihten sonra hicret yoktur" hadisine gelince burada maksat ittifakla Mekke'nin fethidir.

 

"Hudeybiye bir kuyunun adıdır." Bu sözleriyle Hudeybiye diye bilinen yerin oradaki bir kuyunun adını almış olduğuna işaret etmektedir. Bu o kuyunun adı olup, daha sonra o mekEmın tamamı bu isim ile tanınır hale gelmiştir.

 

"Sonra biz o kuyudan ... geri döndük." Yani ardan döndüklerinde hepsi de su ihtiyaçlarını alabildiğine karşılamış idiler.

 

"Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem elini o kırbanın içine koydu. Su parmakları arasından kaynayıp coşmaya başladı." Bu ifadeler Bera'nın rivayet ettiği hadiste zikredilen abdest suyunu kuyuya dökmesi üzerine kuyuda suyun artışını belirten hadise uymamaktadır. İbn Hibban bu iki rivayeti şöylece telif etmektedir: Bu husus iki defa meydana gelmiştir. İleride el-Eşribe (içecekler) bölümünde Cabir'in rivayet ettiği hadiste sözkonusu edilen suyun kaynayıp coşması abdest almak istedikleri zaman ikindi namazı vakti girdiğinde olmuştur.

 

Bera'nın rivayet ettiği hadiste sözkonusu edilen ise bundan daha kapsamlı bir şekilde suya ihtiyaç duyulması halidir. Nebi sallal1ahu aleyhi ve sellem'in eli o kırbada iken parmakları arasından su kaynayıp coşunca hepsi de o sudan abdest alıp o suyu içince, Allah Resulünün kırbada kalan suyun kuyuya dökülmesini emretmesi üzerine, kuyunun suyunun çoğalmaya başlamış olması da ihtimal dahilindedir.